Turgut Uyar'ın dediği gibi göğe bakmayalım bu kez. EGO (ki kendileri Ankara'nın halk otobüsleri olur) bekleyen insanlara bakalım, alışverişini tamamlayan annelere, 'sünnet'ten pazarlık eden beylere, telefonda birilerinden haber alan hanımlara, para kazanıp futbol oynaya çocuklara... Ulus'ta sokaktaki insanlara bakalım, bir bekleyişi olanlara, acelesi olanlara, acıkanlara, avare dolananlara bakalım.
Anları anılayalım.
Çankırı Caddesi'nden, pavyonlardan ve bol bol duyduğumuz Ankara'nın karanlık yüzü Çinçin'den ibaret sandığımız Ulus'a hoşgeldik!
Mutlu bir fotoğraf, mutlu bir son, daha sonraki postlarımda anlatacağım bir golün sevinci ve hayat dolu Ulus. Ulus'ta hayat belli ki her zaman çok kolay değil, çoğuna göre güzel bile değil, yine de insanlara ev, hayat, anılar bu semt.
Ama seversek bir ucundan?
Fotoğraf çekerken "Canım benim" diyerek hiç tanımadığı insanlara yakın davranan teyze gibi, darbukasını seven çocuk gibi, kokoreç tıkırtısı duyunca ağzı sulanan müdavimler gibi seversek bir şeyleri?
O zaman da şöyle bir seçenek var demiş bir duvar yazarı:
Ama seversek bir ucundan?
Fotoğraf çekerken "Canım benim" diyerek hiç tanımadığı insanlara yakın davranan teyze gibi, darbukasını seven çocuk gibi, kokoreç tıkırtısı duyunca ağzı sulanan müdavimler gibi seversek bir şeyleri?
O zaman da şöyle bir seçenek var demiş bir duvar yazarı: